Doğum Sonrası Zayıflama Kampında Zayıflama

30 Ekim 2012 Salı

İBRETLİK BİR ZAYIFLAMA HİKAYESİ: “HEPİNİZİN ZAYIFLAMASINA VESİLE OLACAK BİR HİKAYEM VAR BENİM, 5 BUÇUK AYDA 102 KİLODAN 57 KİLOYA NASIL İNDİM”

İBRETLİK BİR ZAYIFLAMA HİKAYESİ
Çaresizdim, çaresiz olduğum kadar da yalnız... Kendimi yalnız hissettikçe yemeğe sarılıyor, yemeğe sarıldıkça daha da şişmanlayıp odama kapanıyordum. 4 yıldır çalıştığım ve çok sevdiğim işimi de bu dönemde bıraktım. Dediğim gibi öyle çaresizdim ki, o ana kadar beni anlamamış insanlara o noktada derdimi anlatıp da boşa dil dökmek istemiyordum. Mutsuzdum, intihara teşebbüs edecek kadar...
Zayıflamak adına attığı her adım hayal kırıklığıyla sonuçlanmış 24 yaşında lise mezunu, karamsar bir genç kızdım. Genç kızdım diyorum ama habire şişmeye devam eden bedenimle en az 35 gösteriyordum. Tanımayanlar beni 3-4 kez doğum yapmış sanardı. VE EN ÖNEMLİSİ KÖR KÜTÜK AŞIKTIM. O ise her şeyden habersiz incecik bir oğlandı. Ben ondan hep saklandım. Ama o fark etti elbette. Bu kocaman kabuğumla beni fark etmemek mümkün mü...1,60 boyunda 102 kiloydum. Demek istediğim vardığım son nokta buydu.  Kilobekçiliği kavramıyla her şeyden umudumu kestiğim bir anda, sırf can sıkıntısından zayıflama başarı hikayeleri okurken tanıştım. Sonrasında önce sistemi kavrama ve inanç... Beni başaracağıma öyle inandırdılar, öyle benimsettiler ki bu umudu bana gerekirse bütün birikimimi bu yolda harcamaya razıydım. Ama o kadar da servet ödememe gerek kalmadı. 5 buçuk aylık bir üyelikle başardım. 102 kilodan 57’ye indim 5 buçuk ayda. Hem de ailemin haberi olmadan. Onlar kendi kendime zayıfladığımı, çok üzüldüğümü, hatta intihar etmek üzere olduğumu düşünedursun, ben başardım.  O kadar sıcakkanlı bir insandı ki kilobekçim, o kadar sevecen bir öğretmen, öyle iyi bir dosttu ki, öyle derinden hissettirdi ki bana yanımda olduğunu ve başaracağımı... İnanmak istemeyen kimseyi bir şeye inandıramazsınız. Ama bunu başardılar. Hani arada yemek krizlerim olmadı değil. Kilobekçim her şeyden haberdar oldu, ondan gizli saklı hiçbirşey atıştırmadım. Gece yarısı canım yemek istediğinde bile ona danıştım, o bana açlığımı yatıştırmam için neler yapmam gerektiğini anlattı. Bu kilobekçiliği kavramı öyle bir şey ki; Günboyu sizinle ilgilenen, uyumanız için ninni söyleyen, sizi uyutup üzerinizi örten ve ışığı kapayıp yine de başınızda bekleyen bir ana gibi. Ben ki o 5 buçuk ay boyunca kendimi bir saniye bile yalnız hissetmedim.
Ve çok önemli bir adım daha attım. Belki tahmin edersiniz. 57yi görüp 5 buçuk aylık eğitimimi tamamladığımda(kendime sözüm vardı) apartopar şehir dışına çıktım. Şişmanken para harcayacak yerim yoktu. Kazandığım paramı bankaya koyardım. Şimdi harcamayıp da ne zaman harcayacaktım ki...Şehir dışından kendime çeşit çeşit elbiseler aldım. Makyaj malzemeleri, takılar, tokalar... ve hayatımda ilk kez bilinçli olarak kuaföre gittim. Bundan 3 gün sonrasına rastlar hayatımın aşkıyla ilk diyaloğumuz. O benim aşkımdan habersiz, ben ise onun bütün hayatından haberdardım. Yalnızdı. Çalıştığı yerden arkadaş ortamına kadar her şeyini araştırmıştım. Bütün cesaretimi toplayıp çalıştığı emlak ofisine gittim. En güzel elbisemi giydiğimi söylememe gerek var mıJ Kadıköy’de 2 kişilik bir daire kiralamak istediğimi söyledim, komşu olduğumuzu da belirttim laf arasında. Erdal beni hiç görmemiş. “Nasıl olur, hiç karşılaşmadık.” Derken sizin gibi bir bayanı nasıl olur da fark edememişim der gibi bir ifade vardı yüzünde.  Ben mutlu mesut eve döneyim, ailemde zaten bir coşku havası ya da ben mutlu olduğum için öyle hissediyorum, kendime bir facebook hesabı alıp en güzel fotoğraflarımı ekleyeyim ve onun da arkadaş olduğu bir kız arkadaşımı ekleyip Erdal’ın görebileceği şeyler paylaşayım( tabi ki yalnız kendi hakkımda, onunla alakası yokJ. Sonra bana bir mesaj gelsin faceboktan “Afedersiniz ama siz ne tarafta oturuyordunuz tam olarak” . Evet evet beni düşünmüş sonrasında, çıkartmaya çalışmış ama başaramamış. İlk mesajlaşmamız böyle oldu Erdal’la. Haftasonu görüşmemizin uygun olup olmadığını sordu bugün. Bana bu yazıyı yazdıran da bu. Minnettar olduğum insanlara bir teşekkürüm olsun istedim, bunu herkes bilsin istedim, bugün benim dünkü karamsarlığımda boğulan kilolu insanlara yol göstermek istedim... Ben aslında en çok ne istedim biliyor musunuz? Eğer ki bahtım açık olur da Erdal’la evliliğe kadar gidersek, oğlumuz olursa Halil, kızım olursa Sedef koyacağım adını. Beni yoktan var eden sistemin kurucusu Halil Kargulu’ya, eşi Sedef Hanıma, psikolojik danışman Semir Berber’e ve bu sistemin tüm elemanlarına sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Onlar olmasa ben kimbilir ne haldeydim şimdi. 5 buçuk ayda bütün dünyamı değiştirdiler, beni aydınlığa çıkardılar. En büyük hayalim onların sayesinde gerçekleşti. Her ne kadar birzamanlar buna karşı da olsam zayıflama hikayemi yayınlamayı şimdi kendime borç bilirim. Beni 5 buçuk ayda hiç umutsuzluğa düşürmeden 102 kilodan 57’ye indiren sihirli bir değnek değil, www.vucudunsifresi.com. Yapmanız gereken tek şey önce siteye girip sisteme danışmak. Sonrası zaten benim yolculuğum... Ve mutlu son... Hiçbirşey imkansız değildir, şansa bırakılmadıkça...
KİLOBEKÇİM SEN ÇOK YAŞA...
Mine S.
İstanbul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder